20 Mayıs 2010 Perşembe

söyle attila dünya ozanı

Ali Ekber ATAŞ


söyle attila dünya ozanı (*)

attila josef’e

söyle attila acının lav yatağı
ölümlerden kav mı taşır
katar katar turnalar insandaki ormana

çarpanlarına mı ayrıldın
ölümün kütüğünden kara tren geçerken

ah ninatta içimin aşk tableti güneşimin hitit bahtı
mısır değirmeninde kleo pişirip iskender’le işi
fravun’u övütmek çoban musa’ya düştü
ne iskenderiye kaldı ne denizde feneri

ramses’i unutmadık gömdük içimize kadeş’i
hattuşaş tabletlerini yazanım bil ki
iskender doğmamıştı henüz

söyle attila hüznün baladı
hangi günün batımı doğurmadı ki sabahı
bu sessiz coğrafyanın ilamı eylül olsun

şiirler uç verir umutlara al yanaklı

attila annesizliğin bozlağı umudun macargil hali
hat boylarında tutuşturup yasını
acının zeytin türküsünü bizimle sesledin

annesiz büyümeme ömür ekledin

söyle attila nar içi şavkım
ölümün nuh zamanı mı ki biz ona biat edelim

dağlarca bir ağrının türkçe sesleriydik biz
nuh’tan evvel anadolu’da
tufandan sonra şiir gemisindeyiz
boşluğa itip dünyayı müebbetlik döndürdük

fakat josef attila dünya ozanı
evrenle ölçülmek varken serde
sırası değil ağlamanın susmanın asla

şairgen yaşamından anladım
yeşerdi adım adım ölüme yürüyüşün


22 kasım 2009-21 şubat 2010/Kartal

(*) Sincan İstasyonu Mayıs 2010 sayısında yayımlandı

Hiç yorum yok: