20 Mayıs 2010 Perşembe

temmuz ağıdı

madımak şehitlerine
a.b.

gövdesiz baş olup hüseyin gibi
külden gövdelerimizle geçtik ateşte
madımak semahını
soluksuz
temmuzi bir akşamüstü

yangın duman is
ve kül bereketi

gözümde yaş eritti
tanrının unuttuğu şehir
iktidar mağduru çocuk


m.a.

tanrı cebrail’i
kanatlandırmamıştı henüz
henüz ibrahim’e
indirmemişti koçu

dünkü mesele bu
ibrahim dünkü çocuk

nasıl unutur çaldıran’ı insan
yavuz’u kim aklar karanlığından

kırk bin baş kırk bin gövde
seksen bin göz
bir o kadar el bir o kadar ayak
enel hak yolculuğunda
kurbanlık koç
gibi kılıç yorgunu


b.a.

tanrının köhne sergüzeştliğine
çekip koynundaki kara saçlı yusuf’u
bu hüseyin de bizden
bizim de kerbelamız bu
soyumuz tanrısız

ibrahim ibrahim ibrahim

“Din şehit ister, göklerse kurban,
Her zaman, her tarafta kan, kan, kan!..”

cebrail’in kanatlarında
gelen şu kınalı koç sana
tanrı’dan armağan
inanç beygirlerine bilinç arabasını
çektiresin diye

çocuk ağladı
ibrahim sarıldı peygamberliğine
yine


n.ç.

temmuzuz işte

bidon nerde
gaz hani
çakmaktaşı kimdeyse
süleyman odur

madımak hazır
içinde berdelimiz
ehli beyit’ten bu yana
ateştir semahımız

sazımız sözümüz duvağımız

otuz yedi insan
yetmiş dört bin can
yetmiş dört bin göz
bir o kadar ayak
bir o kadar el


m. a.

dilimizde tüy bitti
söylediğimiz de ne

"Tekinsizim size göre
İbret için yakılması gereken"

susmayın insan aşkına
koparın dilinizdeki kelepçeleri
sustukça çoğalıyor
bu kör kütük karanlık

orada bir şehir var
sözsüz duvak
ayları yaz
mevsimi temmuz biraz
gitsen karanlık gitmesen “kırık saz”


a. k.

“camiler kışla medreseler üs
minareler süngü
ve miğferli kubbelerinden”

çekirge sürüleri gibi
akıp sokaklarına
çöktüler üstüne hasıl canların
ve demir merdivendeki
küçük dev adamın

ufak tefekti oysa
diş kovuğunda misal
küçük dev adam

hangi birine yetsek
tenim yanık
“ayaklarım üryan”


ve ak karanfillere

o halde kalkın
ayaklanın
asılın yüreklere de
bilinç arabasında
şah çekek ölüme

nasıl olsa kervan hazır
kırkların kapısındayız
bahtımız açık
ezelden ebede ismail
haydi yol-a-çık


21 ekim 2000/26 aralık 2008
ali ekber ataş


Bu şiir, Metin Demirtaş’a adadığım ve sekiz bölümden oluşan “salkım söz” adlı şiir dosyamın “gülüşünden ay düştü” bölümünden bir deste ağıtımdır.

Hiç yorum yok: